Çarşamba, Aralık 28

Namazın Sırları

Mü’min namaz için abdest aldığında şeytan korkusundan ondan uzaklaşır Çünkü o Melik’in huzuruna girmeye hazırlanmaktadır Tekbir alınca İblis ondan saklanır yani onunla arasında duvar çeker ki kendisine bakıp onu da Cebbar olan Allah’a yöneltmeye kalkmasın

Kul “Allah-u Ekber” diyerek tekbir alınca Allah-u Tiala kulunun kalbine bakar gerçekten orada kendisinden daha çok değer verilen bir varlık yoksa; “Söylediğin gibi kalbin de Allah’ın azametini tasdik ediyor” buyurur

Onun kalbinden çıkan nur Arş’ın melekutunu tutar Bu nur sayesinde yer ve göklerin melekutu ona açılır ve bunların hapsi kendisine hasenet olarak yazılır Cahil ve gafil biri de namaza kalktığında sineklerin bir damla bala üşüştüğü gibi şeytanlar onu sarıp ağına düşürür Böyle bir tekbir aldığı zaman Allah-u Teala onun kalbine bakar Eğer kalbinde Allah’tan değerli bir şey varsa: “Sen yalan söylüyorsun Senin kalbinde en büyük olan söylediğin gibi ben değilim” buyurur
O anda namaz kılanın kalbinde bir duman çıkar ve semaya varır Bu bulut onun kalbine melekut için perde olur Her geçen gün bu perdenin karanlık ve katılığı artar Nihayet şeytan onun kalbini tutar ve ona üfürmeye vesvese vermeye ve yaptıklarını güzel göstermeye çalışır O kimse namazı bitirinceye kadar bu hal üzere bulunur ve ne yaptığının farkında bile olmaz
Nitekim haberde varid olmuştur ki: “İnsanın kalbinin etrafında şeytanlar dönüp dolaşmazsa insan semanın melekutunu görebilirdi
Zahire ait adabı tam olduğu gibi Batıni edepte kemale eren temiz kalpler semavi kalplerden olurlar ve namaza girerken ‘tekbir’ ile semayı dahil olurlar Allah-u Teala semayı şeytanların tasarruf ve tasallutundan korur Bu yüzden şeytan semavi kalplere de girecek yol bulamaz Böyle kalpler için tehlike olarak bir tek nefsin havatırı kalır Nefsin havatırının kalp semasına hücumları şeytanın tasarrufunun kesilmesi gibi kolay olmaz Ancak Hakk’a yakınlıkları murad olunan kalpler yavaş yavaş bu yakınlığı elde edebilir ve sema katlarına yükselebilirler Sema tabakalarının her birinde nefsin zulmeti diğerinden farklıdır Semâvatı geçmik için havatır daima nefsin zulmeti ölçüsünce azalır ve nihayet Arş’ın önünde durur Orada Arş’ın nurunun tesiri ile nefis havatırı tamamen kaybolur Nefsin karanlığı kalbin nurunda gecenin karanlığı gündüzün ışığında kaybolması gibi yavaş yavaş kaybolur Bu şekilde adabın hakkı gerçek anlamıyla verilmiş olur
Bizim namazın adabına dair bu saydıklarımız pek azdır Namazın durumu bizim tanıttığımızdan çok büyük anlattığımızdan çok mükemmeldir Bazı zümreler hal açısından noksan bırakan bir yola girerek sadece farzları kabul ile nafilelerin faziletlerini inkara kalkışırlar ve çok basit ruhi bir hale aldanıverirler Amellerin faziletini ihmal ederler Her heyet ve harekette de Allah’a ait bir takım sırlar ve hikmetler bulunduğunu bilmezler
Haller ve ameller ruh ve cisim gibidir Kulun dünyada amellerden yüz çevirmeye devam etmesi şaşkınlık ve taşkınlıktır Ameller ve hal ile tezkiye görür iyileşir ve güzelleşir; hallerde ameller sayesinde gelişir