Hicri senenin ilk ayı olan Muharrem ayının onuncu günü, bütün İslam âleminde pek kıymetli bir yere sahip olan Aşura günüdür. Aşura günü, kendisinde peygamberlere pek çok kıymetli bahşiş ve ihsanlarda bulunulmuş bir gün olup İslam âlimlerin ittifakı ile ibadetle geçirilmesi müstehap olan gecelerden birisidir.
Aşura günü yapılacak olan faziletli amellerin bir kısmını âlimler şu şekilde zikretmişlerdir:
Aşura Günü Oruç Tutmak:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)şöyle buyurmuşlardır: “Aşura günü oruç tutmak, bir yıllık günaha keffarettir.”
Evvelki takvalı ve salih Müslümanlar, büyük sevaplar elde etmek niyetiyle Aşura günü çocuklarına dahi yemek yedirmezlerdi ki, manen oruçlu sayılsınlar.
Rasulullah Efendimiz (s.a.v.)Aşura günü akşama kadar yemek istemesinler ve oruçlu sayılsınlar diye çocukların ağzına mübarek tükürüklerini sürerlerdi. Anne ve babaların dahi çocuklarının bu sevaplarından payları vardır. Aşura günü hayvanların bile yavrularını emzirmedikleri rivayet olunur.
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Aşura günü oruç tutunuz ve o hususta Yahudilere muhalefet edin. (Binaenaleyh) Aşura’dan bir gün önce veya bir gün sonrada oruç tutunuz.”[1]
Bu hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere, sadece Aşura günü oruç tutmak mekruhtur.[2]Aşura günü orucunu tutarken evla olan, Yahudilere benzememek için o günü ya bir gün öncesi ile beraber tutmak, ya da bir gün sonrası ile beraber tutmaktır.
Hazreti İbn-i Abbas (r.anhüma) buyurdu ki: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Medine-i Münevvere’ye geldiği zaman Yahudilerin oruç tuttuğunu gördü ve onlara bu orucu tutmalarının sebebini sordu. Yahudiler: ‘Bu gün (Aşura günü), Allahü Teâlâ’nın (c.c.) kendisinde Hazreti Musa’ya (a.s.) ve İsrailoğullarına Firavun’a yardım ettiği (ve onun zulmünden kurtardığı) bir gündür. Biz de bu sebepten dolayı bu güne tazim ederek bu günü oruçlu geçiriyoruz.’
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘Biz Hazreti Musa’ya (a.s.) daha layığız (yani onun yardım gördüğü güne tazim için oruç tutmaya daha layığız)’ buyurdu ve ashabına Aşura günü oruç tutmalarını emretti.”[3]
Hazreti İbn-i Abbas (r.anhüma) buyurdu ki: “Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Aşura günü oruç tuttu ve o günde oruç tutulmasını ashabına emretti. Sahabeler bunun üzerine dediler ki: ‘Ey Allah’ın Rasulü (s.a.v.)! Bu güne Yahudiler ve Hıristiyanlar da tazim etmektedirler (ve bu günde oruç tutmaktadırlar).’ Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: ‘Gelecek sene inşaallah Muharrem ayının dokuzuncu gününü de oruçlu olarak geçiririz.’ Ancak ertesi seneye kalmadan Rasulullah (s.a.v.) vefat ettiler.”[4]
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Her kim Muharrem ayında Aşura gününü oruçlu olarak geçirirse o kimseye on bin melek sevabı verilir. Her kim Muharrem ayının Aşura günü oruç tutarsa o kimseye on bin şehit sevabı verilir. Ve yine bu kimseye on bin kere (nafile) hac etmiş ve on bin kere (nafile) umre etmiş kimsenin sevabı verilir.”[5]
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Bir kimse Aşura günü oruç tutar ise, Allahü Teâlâ (c.c.) o kimse için altmış sene boyunca oruç tutmuş ve namaz kılmış kimsenin sevabı gibi sevap yazar. Her kim Aşura günü oruç tutar ise o kimseye bin şehit sevabı verilir. Bir kimse Aşura günü oruç tutar ise Allahü Teâlâ (c.c.) o kimseye yedi kat semadakilerin sevabı kadar sevap yazar.”[6]
Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Allahü Teâlâ (c.c.) İsrailoğullarına senede bir gün oruç tutmayı farz kıldı ki, o gün de Muharrem ayının onuncu günü olan Aşura günüdür. O gün sizler de oruçlu olunuz.
Her kim Aşura gününde oruç tutarsa, bu oruç o kimsenin kırk senelik günahına kefaret olur.
Bir kimse Aşura gecesini ihya eder ve oruçlu olarak sabahlayarak o günü oruçlu geçirirse, o kimse öldüğünü anlamadan(ölüm acısını hissetmeden) ölür.”[7]
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim Aşura günü oruç tutarsa, o kimseye bin (nafile) hac ve umre sevabı verilir. Kendisine bin şehidin sevabı verilir. O kimseye doğu ile batı arasında olanların sevabı kadar sevap yazılır. Hazreti İsmail’in (a.s.) neslinden bin köleyi azat etmiş gibi olur. O kimse için cennette yetmiş bin köşk yazılır (inşa edilir) ve Allahü Teâlâ (c.c.) o kimsenin cesedine (bedenine) cehennem ateşini haram eder.”[8]
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Her kim Aşura gününü oruçlu olarak geçirirse o kimseye on bin melek sevabı verilir. Her kim de Aşura günü bin kere İhlâs Suresini okursa Allahü Teâlâ (c.c.) o kimseye rahmeti ile tecelli eder ve o kimseyi sıdıklardan yazar.”[9]
Aşura Günü Fakirlere Tasaddukta Bulunmak:
Peygamber Efendimiz (s.a.c.)buyurmuşlardır ki: “Kim, Aşura günü zerre kadar bir sadaka verirse, Allahü Teâlâ (c.c.)ona Uhud dağı kadar sevab verir. O sevabı da kıyamet günü mizanda yer alır.”[10]
Aşura Günü Zikir Meclisinde Bulunmak:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim Aşura günü bir âlimin bulunduğu meclise yahut Allahü Teâlâ’nın (c.c.)zikredildiği bir yere gelip onlarla beraber bir saat oturursa (ve zikirle meşgul olsa), Allahü Teâlâ’nın (c.c.)o kimseyi cennete koyması bir hak olur.”[11]
Aşura Günü Selam Vermek:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim, Aşura günü Müslümanlardan on kişiye selam verirse, bütün mü’minlere selam vermiş gibi olur.”[12]
Aşura Günü İnsanlara İkramda Bulunmak:
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, Aşura gecesi oruç tutmakta olan bir mü’mine iftar ettirirse, Ümmet-i Muhammed’in (s.a.v.) tümüne iftar ziyafeti vermiş ve hepsinin karnını doyurmuş gibi olur.”[13]
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Aşura günü bir kimseye su ikram eden kimse, göz açıp kapayacak zaman zarfında dahi Allahü Teâlâ’ya (c.c.) isyan etmemiş kimse gibi olur.”[14]
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim bir şeyi canı çekipde onu yemeden Müslüman komşusuna yedirirse, o kimse Allahü Teâlâ (c.c.)kendisine cennet taamından yedirinceye ve cennet şarabından içirinceye kadar dünyadan çıkmaz (yani ölmez).”[15]
Aşura Günü Yetimlere Güzel Davranmak:
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü bir yetimin başını okşarsa, o yetimin başındaki tüylerin sayısınca cennetteki derecesi arttırılır.”[16]
Aşura Günü Yıkanmak:
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü gusül abdesti alırsa, ölüm hastalığı hariç kendisine hastalık isabet etmez.”[17]
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Kim Aşura günü yıkanırsa (gusül abdesti alırsa)Allah (c.c.)indinde, annesinden doğduğu gün gibi bütün günahlarından temizlenmiş olur.”[18]
Yine bir haberde rivayet olunmuştur ki: “Kim Aşura günü iki kere yıkanırsa (gusül abdesti alırsa)iki gözü katiyyen hastalık görmez.”[19]
Aşura Günü Sürme Kullanmak:
Aşura günü sürme çekmek sünnettir. Her kim aşure günü içinde misk bulunan sürmeyi çekerse gelecek seneye kadar göz ağrısı çekmez.
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü gözlerine sürme çekerse sene boyunca göz ağrısı çekmez.”[20]
Aşura Günü Sıla-ı Rahim Yapmak:
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)buyurmuşlardır ki: “Akrabası ile alakasını kesen kişi, Aşura günü akrabasını ziyaret ederse Allahü Teâlâ (c.c.)ona Hazreti Zekeriyya oğlu Yahya (a.s.)ile Hazreti İsa’nın (a.s.)sevabını nasip eder ve o kimseyi cennette onlarla beraber şu iki parmak gibi yan yana kılar. (Orta parmağı ile başparmağını birleştirdi.)”[21]
Aşura Günü Çoluk Çocuğuna İhsanda Bulunmak:
Hazreti Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Aşura gününde çoluk çocuğunuza bolluk gösteriniz. Her kim Aşura gününde çoluk çocuğuna bolluk gösterip onlar için malından harcarsa Allahü Teâlâ (c.c.) senenin diğer günlerinde o kimseye bolluk ihsan eder.”[22]
Hazreti İbn-i Mesud’dan (r.a.) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:“Kim ailesine Aşure günü geniş (cömert) davranırsa, Allahü Teâlâ (c.c.) da ona senenin geri kalan günlerinde geniş davranır.”[23]
Süfyan Sevrî (r.aleyh) der ki: “Biz bunu denedik ve öyle bulduk.”
O günde Hazreti Nuh’un (a.s.) ve yanındakilerin, tufandan kurtulmuş olarak ilk defa karaya indiklerini, selamet ve bereket içinde, ailelerinin geçimliklerini hazırlamakla emrolunduklarını, böylece bu günün, geçim vazifelerinde bir genişlik ve bolluk günü olduğunu, bu bolluğa her sene katılmanın bir sünnet kılındığını eski büyük âlimlerden rivayet edilir. O gündeki bolluk ve bereketin tecrübeyle sabit olduğunu birçokları söylemiştir. Hazreti Cabir (r.a.) bunlardan biridir. İbn-i Uyeyne: “Biz bunu elli veya altmış yıl denedik” diyerek o günün bolluk ve bereketini teyit etmiştir.
Aşura Günü Hasta Ziyaret Etmek:
Hazreti İbn-i Abbas’dan (r.anhüma) rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Her kim Aşura günü bir hastayı ziyaret ederse, bütün Âdemoğullarını ziyaret etmiş gibi sevap alır.”[24]
AŞURA GÜNÜ YAPILACAK DİĞER FAZİLETLİ AMELLER
Her kim aşure günü Ayetel Kürsi ve İhlâs-ı Şerif’i yüzer kere okursa, sonra ana ve babasına dua etse Allahü Teala (c.c.)onlardan azabı kaldırır (hafifletir).[25]
O gün kişi Müslümanların yolundan eziyet verecek şeyler kaldırmalıdır. Dargın Müslümanların arasını bulmalı, cenazelere iştirak etmeye çalışmalıdır. Yine kişi o gün Müslüman kardeşlerine olan sevgi ve saygısını özellikle belirtmeli ve onlara değer vermek amacıyla onlarla musafaha etmelidir. Hasımlarının da gönlünü alıp kendisinden razı etmeye çalışmalıdır.[26]
Aşura günü, bir de aşura isimli bir tatlı pişirilir. Menşei şöyle rivayet edilir: Hazreti Nuh’un (a.s.)gemisi, aşura günü Cudi dağının tepesine oturunca, gemidekiler tufandan kurtuluş gününü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir yemek pişirmişlerdir. Aşura pişirme adedi buradan kalmadır. Aşura tatlısı yapmanın bu anlatılan haricinde herhangi bir dini hükmü yoktur. Bir ibadet değil, adettir.
[1]Ahmed b. Hanbel: 1/241; Beyhaki, Şuabul İman: 3/365
[2]Alemgir, el-Fetaval Hindiyye: 1/202
[3]Buhari, Savm: 69; Müslim, Sıyam: 127; Ebu Davud, Sıyam: 64; İbn-i Mace, Sıyam: 41; Darimi, Savm: 46; Ahmed b. Hanbel: 1/291, 310, 336, 340; Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316-317
[4]Müslim, Sıyam: 133; Ebu Davud, Sıyam: 65; Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/318
[5]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/314-315
[6]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315-316
[7]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316
[8]Beyhaki; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[9]Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/156
[10]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217
[11]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217
[12]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217-218
[13]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/314-315
[14]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315
[15]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[16]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/314; Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[17]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[18]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[19]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 218
[20]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[21]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217
[22]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316
[23]Camiüs Sağîr: 6/235; Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/316; Safuri, Nüzhetül Mecalis: 1/157
[24]Abdülkadir-i Geylani, El-Gunye: 2/315
[25]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217
[26]Yakub b. Seyyid Ali, Mefatihul Cinan Şerhu Şir’atül İslam: 217.