Cumartesi, Aralık 17

Zikrin Faydaları

Zikri emreden bir çok ayet ve hadis vardır. Zikrin faydaları, sevabı ve fazileti konusunda bu kadar ayet ve hadisin gelmesi onun mümin için bir hayat sebebi olduğunu gösteriyor.
Zikirle kalplerini ihya eden Allah dostları, zikrin nimetlerini ve faydalarını bizzat gördükleri için, onu bütün insanlara ısrarla tavsiye etmişlerdir. şimdi ayet ve hadislerde zikir hakkında verilen müjdeleri özetlemeye çalışalım:
- Zikir kulu Yüce Rabbi ile beraber eder. Kul Yüce Rabbini zikrettiği sürece Allah da kulunu zikreder. “Siz beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim” 109 ayeti bunu ifade eder.
Bu yüzden arifler, bir insanın Allah’ı zikretmesinin bundan başka faydası olmasa bile, bu müjde zikrin şeref ve faziletini anlatmaya yeterdi, demişlerdir. Kur’an ve sünnet kurtuluş kapısı olarak zikri göstermiştir. Kalbin bitmeyen huzuru zikre bağlanmıştır. Zikir, bütün hayır kapılarının anahtarı olmuştur.
- Zikirsiz Allah dostluğu mümkün değildir. Bütün ibadet çeşitleri bir tür zikirdir. Ancak asıl zikir kalbin derinliklerine inen, kalbi fetheden ve nefsi terbiye eden zikirdir. Bu zikrin sonucu kalbin Yüce Allah’ı tanıması, O’na bağlanması ve O’ndan başkasını aramamasıdır. Arifler bu hali gerçek hürriyyet olarak tarif etmişler, bütün şerefi onda görmüşler ve bir ömür boyu onu ele geçirmek için çalışmışlardır.
Rasulullah (s.a.v) Efendimiz zikir meclislerini Cennet bahçelerine benzetmiş ve herkesi bu bahçenin meyvelerini toplamaya davet etmiştir. 110
- Zikir bahçelerinde, ilahi aşk, muhabbet, rahmet, sekinet, nur, ihlas edep, tövbe, göz yaşı, sevgi, feyiz, meleklerin teşrifi, istiğfarı ve hayır duası gibi manevi meyveler mevcuttur.
- Zikir vuslat yoludur. Zikir kulu Yüce Rabbine yaklaştırır. Zikir insanın marifetini ve muhabbeti artırır, manevi derecesini yükseltir. İhlasla yapılan zikir kul ile Rabbi arasındaki bütün perdeleri kaldırır, engelleri aştırır. Rasulullah (s.a.v) Efendimizin belirttiği gibi, zikirdeki bu özellik hiçbir amelde yoktur. 111
- Zikir kalbin cilasıdır, onu manevi kirlerden temizler, içindeki gafleti yok eder. Kalp zikrin nurları ile aydınlanır ve parlar. Bu nur insanın bütün vücuduna yayılır, her organ ondan bir pay alır, nurlanır, vücut Allah sevgisiyle tatlanır.
- Zikir nurları içinde kaybolan kimsenin yüzü güzel, sözü tatlı olur. Bakışı feyiz akıtır, gülüşü huzur verir. Her hali hayrı yansıtır. Bu kimse yer yüzünde Allahu Teala’nın canlı şahididir. Kendisine bakana Allah’ı zikrettirir, hayrı sevdirir.
- Zikir manevi zevk kapılarını açar. Zikir sayesinde kul Allahu Teala ile özel sohbet ve muhabbet eder. Allahu Teala zikredenin en yakın dostu ve sohbet arkadaşı olur, kalbini şenlendirir, onu doyumsuz ve benzersiz zevklere ulaştırır. Büyük ariflerden İbrahim b. Ethem (rah.) bu zevki şöyle tarif eder:
“Yüce Rabbim kendisini seven ve çokça zikreden dostlarının kalbine öyle bir zevk koymuştur ki, eğer dünya sultanları bunun ne kadar tatlı olduğunu bilselerdi onu ele geçirmek için bütün ordularıyla ariflerin kalbine hücum ederlerdi. Ancak Allah dostları onu gizlerler, sultanlar da ondan habersizdirler.”
- Zikir kalbi şenlendirir, kalpten gamı, kederi, stresi giderir. Alemlerin Rabbi ile huzur bulmuş kalpten boş sıkıntılar ve yersiz korkular çeker gider. Kalbi zikir ile şenlenmiş bir kul hiçbir zaman yalnızlık korkusu yaşamaz, ne olacağım sıkıntısı çekmez, rızık endişesine düşmez. Zindana atılsa saraydaki gibi rahat eder.
- Zikir kalpteki imanı kuvvetlendirir, kalbe manevi hayat ve neşe verir, kalpten şek ve şüpheyi giderir, böylece insan inandığı şeyleri tereddütsüz kabul eder, Allah’a teslimiyeti tam olur, yakini artar, ihlası elde eder. O zaman ibadetler tatlı ve kolay olur. Kul taklitten kurtulur. Balık için su ne ise, kalp için de zikir odur. Zikirsiz kalp ölür. Kalbi ölü bir insandan hayırlı ve tatlı işler çıkmaz.
- Zikir şeytanın vesvese, hile ve hakimiyetinden kalbi kurtarır. Allahu Teala şeytanı “hannas” sıfatıyla tanıtmıştır.112 Hannas, sinsi, korkak, boş bulunca dalan, karşı durunca kaçan demektir. şeytan kalbi boş bulunca dalar, kalp zikre geçince hemen kaçar. Zikir devam ettiği sürece şeytan kalbe yol bulamaz. Kalbe girmek ister fakat zikrin nuru onu yakar. Böylece insan en büyük düşmanından kurtulmuş olur.
- şeytanı yakan zikir ihlasla edep üzere yapılan ve gafletten uzak olan zikirdir. İçinde Allah rızası ve edep bulmayan zikir, kalpten şeytanı değil, ilahi rahmeti uzaklaştırır. şeytanı kalbimizden, işimizden, evimizden, ailemizden, çocuklarımızdan, soframızdan uzaklaştırmak istiyorsak bunun tek yolu ihlasla zikirdir.
- Zikir kötülüklere karşı en sağlam bir kaledir, insanı haramlardan kurtarır. Zikirle meşgul olan bir kalp ve dil, gıybet, yalan, laf taşıma, fitne yayma gibi haram ve boş işlere vakit bulamaz. Bir çeşit ibadet, hizmet ve zikir ile meşgul olmayan kimsenin boş işlerden korunması mümkün değildir. Kalbe gelen günah arzularını zikirle söndürme ve hayra yönlendirme imkanı vardır. Zikir ile desteklenen kalp iyiyi kötüyü fark eder.
- Zikir bütün zamanlarda ve mekanlarda yapılabilir. Zikrin dışındaki her ibadetin belirlenmiş bir zamanı ve şekli varken, zikir için herhangi bir zaman ve mekan sınırlaması yoktur. Bazı yer ve zamanlarda dil ile zikir yapılamaz ise de, kalple zikre hiçbir mani yoktur.
- Zikir kalbin kapılarını açar. Allahu Teala’yı çokça zikreden kul, zikrin nuru ile kendisini tanır, kalbini, ruhunu ve diğer manevi cevherlerini keşfeder. Onları çalıştırır, geliştirir ve kullanır. Onlarla yepyeni ilimler elde eder, kalp gözü açılır, dünyanın ve ahiretin gerçek yönünü görür. Allahu Teala’nın kainattaki tecellilerini ve sanatını seyreder. Böylece Yüce Allah’a imanı ve muhabbeti artar. Ona hayran olur, sevgi ve tazimle teslim olur.
- Zikir insana rahmet kapılarını açar. Kul Yüce Rabbini zikrettiği sürece O’nun nazarı ve rahmeti altında bulunur. Allahu Teala kendisini genişlik anında çokça zikreden kullarını dar ve zor zamanında yalnız bırakmaz, dua ve isteğini boş çevirmez. Onu özel olarak destekler.
- Zikir kula semanın kapılarını açar. Zikir meclislerine ilâhi rahmet, nur ve feyiz iner. Melekler zikredenlerin meclisine gelir, onların affı için Allah’a yalvarırlar. Zikreden kimseyi Allahu Teala kendi katındaki melekler arasında zikreder, melekler onu tanır ve kendisiyle dost olurlar. Böylece kulun göklerde ismi anılır, cismi tanınır, hatırı sayılır.
- Zikir insana cennet kapılarını açar. Allahu Teala’yı çokça zikreden mümin erkek ve kadınlara Yüce Rabbimiz mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır. Bu mükafat Cennet ve Allah’ın nur cemalidir. 113
- Zikir mahşer gününün zafer biletidir. Dünyada çok zikredenler ahirette çok güler. Allahu Teala mahşerde zikir ehlini özel himayesine alır, rahmet gölgesinde gölgelendirir.
- Rasulullah (s.a.v) Efendimizin müjdelediği gibi, Allahu Teala’yı çokça zikreden erkek ve kadınların hesabı kolay olur.114
- Zikir insanı en büyük felaket olan cehennem ateşinden korur. Rasulullah (s.a.v) Efendimiz, insanı ateşten kurtaracak en güzel amelin zikir olduğunu müjdelemiştir.115
- Allahu Teala, müminleri kalblerine yerleşen kelime-i tevhid ve zikir üzere dünyada ve ahirette sabit tutacağını haber vermiştir.116
- Kulun Yüce Rabbini zikretmesi öyle büyük bir sermayedir ki, ömründe bir kere olsun samimi olarak “La ilahe illallah” diyen kimse, bu zikrin bereketine ebedi ateşte kalmayıp cennete girecektir.117
- Zikre ait bütün müjdeler herkes içindir. Erkek-kadın, genç-ihtiyar, fakir-zengin herkes bu nimetlere davet edilmiştir. Kul kalbi ve dili ile ne kadar zikir çeker ve buna devam ederse o derece ilahi ikram ve müjdelere ulaşır.
- Allah dostları iman ve namazdan sonra en fazla zikrin üzerinde durmuşlardır. Çünkü onlar zikirle elde edilecek nimetleri bizzat tatmışlar, onun kalp hastalıklarına kesin ilaç olduğunu görmüşler ve zikri herkese tavsiye etmişlerdir.
- Kısaca, Allahu Teala’yı zikir kalbin hayatıdır, tadıdır, ilacıdır, gıdasıdır, cilasıdır. Zikirsiz kalp zayıflar, hastalanır, kararır, kapanır, katılaşır, sonunda ölür. Bu halden Yüce Allah’a sığınırız.118